PSİKOLOGA NEDEN GİTMELİYİM?
Günümüzde ruh sıhhati, en az fizikî sıhhat kadar ehemmiyet taşımaktadır. Ağır iş temposu, akademik baskılar, ailevi sıkıntılar ya da ferdî travmalar, bireylerin ruhsal istikrarını olumsuz etkileyebilir. Lakin pek çok insan, duygusal zorluklar yaşadığında profesyonel dayanak almak yerine bu sıkıntılarla tek başına baş etmeye çalışır. Halbuki psikoloğa gitmek, bir zayıflık değil; bilakis, kişinin kendine verdiği kıymetin ve içsel gücünün bir göstergesidir.
Psikoloğa gitmenin pek çok farklı nedeni olabilir. Korku bozuklukları, depresyon, travma sonrası gerilim, ilgi sorunları, özgüven eksikliği ya da ömür maksadı arayışı bu nedenlerden yalnızca birkaçıdır. Ayrıyeten ruhsal dayanak almak, illa bir rahatsızlığın varlığıyla sonlu değildir. Ferdî gelişim, duygusal farkındalık kazanma, karar alma süreçlerini sağlıklı yönetme ya da hayatın makul devirlerinde yaşanan belirsizliklerle baş etme konusunda da psikologlar yol gösterici olabilir.
Bir psikolog ile yapılan görüşmelerde birey, yargılanmadan dinlenir ve hislerini özgürce tabir edebilir. Bu inançlı ortam, kişinin kanılarını daha net görmesini, içsel çatışmalarını anlamasını ve tahlil yolları geliştirmesini sağlar. Terapi süreci, kişinin kendini daha âlâ tanımasına ve hayat kalitesini artırmasına yardımcı olur.
Psikoloğa gitmek, kişinin ruhsal sıhhatine yatırım yapmasıdır. Nasıl ki vücudumuz hastalandığında doktora gitmekten çekinmiyorsak, ruhsal kasvetler yaşadığımızda da uzman takviyesine başvurmak tıpkı derecede doğaldır. Unutulmamalıdır ki, duygusal yeterlilik hali, keyifli, sağlıklı ve istikrarlı bir ömrün temel taşlarından biridir. Kendini dinlemeyi ve gerektiğinde yardım almayı bilmek, olgunluk ve yürek gerektirir.
